6 Mart 2014 Perşembe

Ebruli Kelebeğim...

Blog dünyasından tanışıp reelde bir araya geldiğim ve hala çok uzun yıllardır görüşmekte olduğum insanlar var.Öyle ki bazıları hayatımın çok içinde,kalbimin çok özel yerlerindeler.Bazıları ile bir çok sebepten dolayı zaman zaman kopukluklar oldu ve zamana yenik düşen arkadaşlıklar elbette baki benim hayatımda da.
Denir ki sanal dünyada tanıyıp da reelde görüşünce insanlar,etkileşimler farklılık gösterebilir,uyum sağlanamayabilir.Kaba tabir ile umduğumuzu bulamayabiliriz.Ama benim hayatımda hiç böyle olmadı.İlk karşılaşmalarda hiç şaşırmadım.Tanıdığım insan bu değildi diye en ufak bir düşünce zihnime yerleşmedi.Yazılarından aldığım etkileşim ne ise karşımdaki insanda onu buldum hep.Ben çok mu şanslıydım hayır...Şansa inanmıyorum.Allah benim karşıma iyi insanlar çıkardı.Kalbimi biliyordu,beni yanıltmadı.

Günler önce bir yorum aldım.Sitem dolu idi.Yorumun sahibi lezzetliatolye blog yazarı Nilgün İlgün idi.Verecek cevap bulamadım.Ardından bir mail atıp sohbete oradan devam etmeye başladık.En kısa sürede Kadıköy'e onun için geleceğime söz verip bugün için sözleştik.Sonra ne mi oldu.Daha biz görüşmeden,görüşeceğimiz gün gelmeden telefon çaldı bir gece.Yorumlarından çok mutlu olduğum,yazılarını zevkle okuduğum,sayfama geldiğinde sanki tanıdığım,çok sevdiğim bir yakınımdan ilgi ve sevgi görmüş kadar sevindiğim insan arıyordu beni.Heyecanla açtım telefonu. Kapattığımdaki heyecanımı nasıl anlatayım bilemiyorum ki.
Benim için çok ama çok önemli olan insan;ilkokul öğretmenim.Saygıdan önünde eğilebileceğim,sesini duyduğumda ilkokula başladığım ilk gün ki gibi kalbimin titrediği,bir cümlesine dünyayı verebileceğim öğretmenimin sesine benzettim onun sesini.Sanki onunla konuşuyordum...
Bir kez daha sevdim kendisini. Blogdan okuduğum,takip ettiğim,beni merak eden,yorumlarıyla çok mutlu olduğum insan ile bir adım öteye gitmişti ilişkimiz.Çok uzun zamandır böylesi heyecanla beklememiştim bir insanla buluşmayı.Ne yapsam,nasıl hazırlansam,ne kadar hızlı ulaşsam onun yanına bilemedim vallahi...Neyse gün geldi çattı,onun için yola koyulmak ayrı bir keyifti...
Yüzünü gördüğümde,sohbet ettiğimde,içimde uçuşan beyaz kelebekler,ebruli renklere büründüler.Ne güzel bir insan tanıdım ben.Ne güzel bir hayatın içine giriverdim bugün.Yaşına inanmakta zorluk çektiğim,enerjisine hayran kaldığım,güler yüzüne,anaç tavrına bir kez daha bayıldığım insan...Ve kendisinin de öğretmen olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdığım ama hislerimi bu yazıya sakladığımdan bir şey söyleyemediğim insan...Kendi el emeği ile yaptığı kolyeyi hediye etti bana.Nasıl bir etkileşim oldu ise aramızda;kolyemi takıp sonra çıkarmıştım.Yok yakışmadı,bugün kolye takmasam daha iyi olacak,iki yüzük yeter demiştim.Meğer Nilgün Ablamın kolyesi için boynumu boş bırakmışım...Hiç bir şey tesadüf değil hayatta.Zihnimiz çağırıyor,biz tanışıyor ve yaşıyoruz aslında.
Benim için söylediğin güzel cümlelerin her biri senin kalbinin eşsiz güzelliğinin eseri...
Bil ki bu "can çocuk" seni pek sevdi.
Ömrün uzun,hayatımdaki yerin sonsuz olsun canım benim...

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Bak! beni ağlatma demiştim cimcime:))) Ağladım ama hüzünden değil, küçücük can dostumun satırları gönül evimi yokladı:)) Ben de seni çok sevdim ufaklık. Gülen yüzünü, güldüğünde ortaya çıkan gamzelerini, saygını ve hanımefendiliğini...Ayrıca cesaretini ve hayata karşı duruşunu.:)) Sen de benim yaşamıma hoş geldin can çocuk. Emin ol! bugün gönlümde oturduğun yer, hep sana ait olacak. Sevgiler yolluyorum tut hadi:))

Kelimelerle Dans dedi ki...

Nilgün abla;hoşbuldum :) sevgini iki damla sevinç göz yaşıyla karşıladım.güzel gönlün şakımış yine.anlattığın ben değilim,senin güzel kalbin:) öptüm seni en derin sevgilerimle...

Yorum Gönder